Çakıcının İlk Kurşunu - Sabahattin Ali
Sabahattin Âli her şeyden önce billur gibi Türkçesi ile her okuyuşumda beni kıskandıran bir yazar. Türkçemizin sanki altın yıllarına gidiyor gibi oluyorum kitaplarında. Osmanlıcadan kalan kelimeler yerli yerinde kullanıldığında bence tadından yenmiyor hani. Sabahattin Âli işte bunu başarıyor.
Kitabın içeriğinden bahsedecek olursak; kitap aslında bir karma gibi. İçinde 4 hikâye var ancak bunlardan “Barsak” isimli olanı yarım kalmış. Kitaba ismini veren “Çakıcı’nın İlk Kurşunu” isimli olanın dışındakiler kısa hikâyeler. Bunlardan başka 11 şiir var. Birde opera olarak “Kağnı” isimli eser var. Yazmayı planladığı hikâye ve romanların listesi var ki acıyla okuyorsunuz. En azından ben bu şekilde hissettiğimi söyleyebilirim.
Erken yaşta alçak bir saldırıya kurban giden yazar bu projelerine belki hiç başlayamadı. Ayrıca 8 tane yazı var ve bunlarda Türkiye gerçekliği göz önünde bulundurulunca çok şey anlatıyor. Memleketin neredeyse 70 – 80 yıl önce de aynı sığ tartışmalar ve yanlışlar içinde olduğu görülüyor. Âli’nin sivri dilini hiç çekinmeden kullandığına da şahit oluyoruz bu satırlarda. En sonda ise sandığından çıkan kendi eliyle çizdiği “kurbağa” resimleri mevcut. Bu resimlere bakıldığında o dönemin kültür adamlarının çok yünlü oluşları ve sanatın farklı alanlarında da eserler verebilecek seviyede olduklarını takdirle görebiliyoruz.
Bu arada şiirlerinin çoğu da kurbağa temalı, ilginç değil mi? Yazarın kurbağalara ilgisini de araştırmanızı tavsiye ederim.
“Çakıcı’nın İlk Kurşunu” hikâyesine artık dönelim; sonu baştan belli bir hikâye doğrusu. Su testisi suyolunda kırılır misali. Biraz araştırma yapınca görebileceğiniz gibi Çakırcalı Mehmet Efe ya da kısa söylenişiyle Çakıcı, Osmanlının son döneminde yaşayan, egede on iki binden fazla kişiyi öldürdüğü söylenen bir efsane. Efsane dediğime bakmayın gerçekten var olan ve bir döneme damgasını vuran, yerel halk için kahraman, devlet ve o zamanın ağaları için ise elbette bir eşkıya.
Devlet otoritesi zayıflayınca eşkıyalık artar. O dönem halk ağır vergilerle eziliyor, vali, jandarma, devletin bölgedeki yöneticileri hepsi halkın adeta sırtına binmiş durumda. Bu duruma isyan edip dağa çıkanlar ise bir müddet sonra yağma, tecavüz ve eşkıyalıklarla halka daha çok eziyet etmeye başlıyorlar. Bir kısır döngü içerisinde gariban halk ezilmeye, itilip kakılmaya devam ediyor.
Kahramanımız Çakırcalı Mehmet Efe babasını öldüren Abdullah Efe'yi öbür tarafa gönderip 16 yaşında babasının adamlarını da yanına alarak dağa çıkıyor. Farkını da kısa sürede gösteriyor. Fakirlere yardım ediyor, evde kalan kızları evlendiriyor, köprüler yaptırıyor ve daha pek çok hizmete imzasını atıyor.
Peki, ama nasıl? Zenginlerden alıp fakirlere veriyor, emrini dinlemeyenlerin konağını basıyor. Bir süre sonra zenginler kendiliklerinden okullar, çeşmeler yaptırıyorlar ama sevmiyorlar tabi ki bizim Çakıcı Efe'yi. Arnavutluk’tan üç bin işsiz güçsüz adam getiriliyor, ama egenin dağlarını onlara mezar ediyor efe. Sonrasında istemeden ahını aldıkları zeybeğin oğlu kaza ile Çakıcıyı vuruyor. Çakıcı yine bir zeybek tarafından vurulduğundan olsa gerek gözü açık gitmiyor. Tanınmamak için kendi arkadaşına zorla vücudunu parçalatıyor. Düşman eline geçmemek, düşmanı sevindirmemek için.
Velhasıl Çakıcı gerçekten tarihimizde önemli bir yeri teşkil eden yiğit bir kahraman olarak duruyor karşımızda.
Kapitalizmin zirvede olduğu bir dönemdeyiz, insan düşünüyor işte. Bu hikaye ingilizin, almanın elinde olsa neler olurdu? Bu gibi kahramanların iyi bir filmini çeksek sadece Çakırcalının geçtiği yerler için binlerce turist gelirdi. Robin Hood’dan ne farkı var Çakırca’lının ya da ne gibi bir eksiği.
Sizi bilmem ama ben sevdim de bu Çakırcalıyı. Elbette yöntem bu olmamalı. Zorla, kavgayla, kaba kuvvetle değil daha en başından fakir halk tabakalarının fakir kalmamaları sağlanmalı. Ama ne yaparsın işte.
Sabahattin Âli edebiyatımızın yazık olan nadide parçalarından biri. Okuyalım, en azından unutmamak için okuyalım kendimizi.
Tags: çakıcı , çakırcalı mehmet efe , sabahattin ali , anzavur , Robin Hood
Ebülten
Haftalık Ebültene Abone Olun, Laravel hakkında gelişmelerden haberdar olun.
Filmlerim
Ermiş - Halil Cibran
Halil Cibran Yazar Lübnanlı bir Hristiyan aileye mensup. Hayat hikayesine bakınca Amerika’ya göç ettiği ve fakirlik içinde...
Yeni Dünya - Sabahattin Ali
İçerisinde tam 13 öykü bulunan bir kitaptan söz edeceğim bugün. Cumhuriyetin ilk yıllarında, yazarın yaşadığı dönemleri resmetti...